11-SoS-H (((-ERDI-UGUR-))) |
|
|
|
|
ERZİNCAN LİSESİ HAKKINDA
|
......................................
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
-----------------
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tanım : Ağıt, genellikle bir ölüm’ün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türkü’südür. Doğal afet’ler, ölüm, hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili sözlerdir. Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir.Ağıtın İslamiyet Öncesi edebiyattaki adı sagu, divan edebiyatındaki adı ise mersiyedir.
Tarihin herhangi bir döneminde yaşanmış olaylar hem iyi, hem de kötü yönleriyle bu olayları yaşayan toplumun veya milletin kültür ürünleri içinde yansıtılır. Mitik dönemde insanoğlunun dünyayı ve evreni kavramaya çalışması ve bu çerçevede oluşturulan düşünce ve olaylar mistik anlatmalarda yer bulmuş, epik dönem adını verdiğimiz dönemde yaşanmış olaylar bir kahraman etrafında bütün bir milletin başarısını ve ideallerini gösterecek şekilde aktarılmıştır. Roman dönemine gelindiğinde ise, daha bireysel olaylar etrafında yoğunlaşma olduğu ve bu çerçevede iki kişi arasında yaşanan duygusal ilişkiler konu edilmiştir. Gerek epik ve gerekse roman döneminden itibaren toplumların üzüntü, gam ve kederlerini dile getirdikleri daha kısa halk yaratmaları da vardır. Bunlarda hem tarihte yaşanmış olaylar yer alırken hem de bireysel üzüntü ve sıkıntılar da dile getirilmiştir
*******************************************************
Çanakkalederler yeşil gavaklı,
Mollaların mürekkebi boyaklı,
Neçe gulların var ağaç ayaklı,
Ağaç ayağınan gelsen n’olurdu.
Çanakkale derler yeşil söğütlü,
Neçe molla getti eli divitli,
Bi mektup atayım üstü tahütlü,
Mektubum ordunu bulur m’ola.
Ağılıdır Çanakkale goyağı,
Babamoğlu dizlerimin dayağı,
İrengide bana benzer bayağı,
Gurbanlar olurum babamoğluna.
Edem gözelidi gıyıdan getmiş,
Sürek öküz gibi boynunu bükmüş,
Şu gevur dinsizi denklemiş atmış,
Acep babamoğlun yudular m’ola.
Yumadan gabire godular m’ol
*********************************************************************
Yedi gardaşıdık gazada ünlü,
Hep gara bıyıklı yüzleri benli,
Zeybek şalvarlı da hep çuha donlu,
Ben bu derdin hangisine yanayım,
Zencirler zapdetmez benim gönlümü.
Halil yoğun güder içi guzulu
Ali haba geyer golu sızılı,
Gadir’in çocuklar gara yazılı
Ben bu derdin hangisine yanayım,
Zencirler zapdetmez benim gönlümü.
Ali ağam Edirne’de oldu şehit,
Garabıyık Yemen’de ünlendi yiğit,
İbik Ağam Kudüs’te kaldı bi büyük,
Ben bu derdin hangisine yanayım,
Zencirler zapdetmez benim gönlümü.
Âşık olsam ağır ağır söylesem,
El kaldırsam şu gönlümü eğlesem,
Şu gönlümü gıl ipinen bağlasam,
********************************************************
İzmir’den mi kalktı Kore’ye gemi,
Gemi gurban olam getir Eyüb’ü,
Çok ağlattın anan ile Baliş’i,
Kore senin vatanın mı, yurdun mu?
Gayıbıdın oğlum şehit oldun mu?
Şubeye vardım da künyen okundu,
Emirdağ’ı başımıza yıkıldı,
Dostumuz ağladı, düşman bakındı,
Dön gel oğlum dön gel kurban oluyum,
Sana kırk belikli gelin alıyım.
Köprüden ağrında gel bir görüyüm,
Görüyüm de gadın oğlum ölüyüm,
Apdil’i yerine vesek veriyim,
Bir günüm doğar da bir günüm batar.
Kore dağlarında aslanım yatar.
Hucûm demiş Alamanın zabiti,
Yavrumun kefeni asker kabutu,
Salına girmeye yoktur tabutu,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
Topun dumanı da ağmış havaya,
Gözlerim yavrumu dönmez sılaya,
Goltuğuna girmiş çifte sıhhıya,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
*********************************************************************
Sana diyom sana Mustafa Kemâl,
Riyakâr kulların yalandan yanar,
Bu dünyada senin başına döner,
Saraya gel Gâzi baba saraya,
Sen düşürdün bir soğukluk araya.
Işık dünya başımıza dar geldi,
Gâzi baba hepisinden zor geldi,
********************************************************
Duman durmuş Arzılı’nın dağına,
Yol (y)ıramış varamamış köyüne,
Haber verin âşiretinin beyine,
Gurbanlar olurum yaralı beyim,
Arzılı buraya aralı beyim.
Yeni çıkmış subayın da birisi,
Telde galmış saçların derisi,
Duydum’ola anasıynan garısı,
Gurbanlar olurum yaralı beyim,
Tayyare buraya aralı beyim
*********************************************************************
Çanakkale nerde, Suvermez nerde?
Her ana dayanmaz bu zalim derde,
Ahmed’in babasız eğlenmez evde,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola
Derinimiş Çanakkale deresi,
Goygunumuş şehidimin yarası,
Acıya dayanamaz garip garısı,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
Senin yavrum beşik ile belede,
Yâdigarın galdı yavrum geride,
Bir gelin eğlenmez ıssız bir evde,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
Bir günüm doğarda bir günüm batmaz,
Şu ıssız evlerde bir gelin yatmaz,
Oğlumun yerini kimseler tutmaz,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 7 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!
ERZİNCAN LİSESİ FORUM - Genel bakış
|
|
|
|
|